Sahte Bireycilik (Pseudo-Individualism)
Adorno ve Frankfurt Okulu üyeleri Neo-Marksizm’e inanıyorlardı ve toplum içinde bir “Kültür Endüstrisi”ni destekledikleri biliniyordu. Frankfurt Okulu’nda da bahsi geçen kültür endüstrisi aslında toplumun kapitalist bir doğada varlığını sürdürdüğünü ve maddi malların bir şekilde bize mutluluk getirebileceği “sahte ihtiyaçlara” teşvik ettiğini öne sürer.
Bu teoride Adorno, bireyleri bir şekilde kendi seçimlerini yapma şansları olduğuna inandırarak aldatan “Sözde Bireyselleşme”yi ele alır. Adorno, gerçekte sonsuz aynılığı bize bir dizi yeni ve geliştirilmiş ürün ve fırsat sağlandığı izlenimini değiştirilmiş ürün tasarımı ve mesajlar yoluyla gizlenerek bizlere tekrardan pazarlandığını öne sürer. Bu teori, konformist ürünleri bir mutluluk ve başarı yolu olarak teşvik eden totaliter bir sosyal düzenin nasıl üretildiğini daha fazla açıklamaya yardımcı olur. (Konformist: Mevcut kurallara/topluma uyan şey ya da kimse.)
Bu sahte bireycilik duygusunu daha fazla açıklamak için, ürün seçimi olduğuna inandığımız şeye ek olarak, toplumsal olarak inşa edilmiş mutluluk ve başarı fikrine bakıyoruz. Birçokları için bu, diğer maddi eşyaların yanı sıra güzel bir ev ve arabaya sahip olmak anlamına gelir. Bunlar özünde temel gereklilikler olmasa da, bireysel açıdan toplumla daha fazla bütünleşmek ve bir miktar dahil olma duygusu elde etmek için bu tür büyük çaplı satın alımları yapmaya sosyal olarak meyilli hale geliyoruz.
Yukarıda yer alan fotoğraf, ilk olarak Facebook’ta rastladığım bir fotoğraftı. Herhangi bir sosyal medya sitesinde yer alanlar ve hatta günün trendlerini yakından takip edenler için; Hem “Words with Friends”in hem de “Draw Something”in çok popüler olduğunu ve çevremizdeki akranlarla sosyal olarak bağlantılı kalabilmek için neredeyse elzem olduğunu biliyoruz. Fotoğraf, aslında bu popüler oyunların sadece eski versiyonlarının yeniden yapımları olduğunu gösteriyor. Adorno’nun teorisi bu örnekte çok net bir şekilde görülebilir, çünkü apaçık olan sonsuz aynılık, ürünlerin “yeni ve gelişmiş” görünme yeteneği tarafından bir şekilde maskeleniyor.
Özetle, “Sahte/Sözde Bireycilik” yalnızca bir seçim yapabileceğimize inanmakla kalmayıp, belirli seçimler yapmak için sosyal olarak önceden belirlenmiş olduğumuzu ve zamanla hem yeni hem de gelişmiş ürünlerin bizim için hazır hale getirildiğini ve bu gördüğümüz yenilik ve gelişmişliklere inanmaya zorlandığımızı ileri sürer.
Kaynak: https://roadrunnertheory.wordpress.com/2014/03/08/pseudo-individualization/